Kendi adlarını taşıyan ilk albümlerindeki “Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer” şarkısıyla büyük sükse yapan Yüksek Sadakat, şimdi ikinci albümleri “Katil ve Maktul” ile karşınızda. İlkinde olduğu gibi manidar sözlerle yoğurulmuş besteler bu albümde de devam ediyor, tek bir farkla... Besteler bambaşka bir ses tarafından yorumlanıyor.
Bas gitarda Kutlu Özmakinacı, klavyede Uğur Onatkut, gitarda Serkan Özgen ve yeni solist Kenan Vural’dan oluşan gruba Sibel Gürsoy, Şenova Ülker ve Zeynep Casalini de konuk sanatçı olarak eşlik ediyor. Albümde “Aşk Durdukça” gibi daha yumuşak şarkılar da var, ‘Savaşçının Yolunda’ da olduğu gibi ritmi yüksek şarkılar da. Özellikle ‘Yavaş’ ve bir Zeynep Casalini düeti olan “İçimde Yağmur” müzikseverlerin dikkatinden kaçmayacaktır.
Albüm hazırlıkları ne kadar sürdü?Kenan Vural: Şarkıların yazılmasından itibaren 1 sene..
Kutlu Özmakinacı: Hepsi ilk albümden sonra yazıldı. Elimizde olan şarkılardan hiç koymadık çünkü yeni şarkılar bir konsept barındırıyorlardı. Alakasız şarkılarla bozulsun istemedik.
Konsept derken...Kutlu: İçinde bulunduğumuz hayatla, hayalini kurduğumuz hayatın arasındaki farkların üzerimizde yarattığı travmalar... Bu farklar ne kadar büyürse, hayalimizdeki dünyadan, olmak istediğimiz insandan da o kadar uzaklaşmış oluyoruz. Aslında kişinin yaşamak istediği bir dünya var, bundan bahsediyoruz. Albümdeki tüm şarkılar bu meselenin farklı bir yönünü ele alıyor. Mesela “Kara Göründü” şarkısında gemileri batmakta olan korsanların son dilekleri, son umutları anlatılıyor. Başka bir şarkıda kendi iç meselelerini çözmek için mistik gezilere çıkan bir adamın hikayesi anlatılıyor. Bir diğerinde boşanmış bir çiftin son dialogları ele alınıyor.
“Katil” kim, “Maktul’ kim?Kutlu: Biziz. Çünkü kişinin olmak istediğiyle olduğu kişiyi aslında hayattaki seçimler belirliyor. Yaptıklarınızla aslında kendinizin katili ve kendinizin maktulu oluyorsunuz. İkisi de aynı insan.
Grubun solisti değişti. Türkiye’de hem solisti değişip hem de grubun aynı isimle yola devam ettiği belki de hiç görülmemiş bir şey. Bu sizi tedirgin etti mi?
Alpay: Endişe yaratmadı. Daha çok “Dinleyiciyi ne kadar tedirgin eder?” diye düşündük. Ama şu karara vardık: Eğer biz altı- yedi albüm yapmış bir grup olsaydık ve insanlar da o ses rengini sindirmiş olsalardı, tedirgin olabilirdik. Nitekim uzun soluklu gruplarda sonradan gelen bir ayrılıkta dinleyici yadırgamıştır yeni gelen solisti. O klasik olmuş parçalardaki ses rengini aranır. Bizim şu anda çıkmış bir albümümüz ve bundan sonrası için planlarımız var. Onun için öyle bir kaygı taşımadık. Tek kaygımız yeni arkadaşımızın iyi anlaşabilecek, işini doğru yapabilecek ve birlikte yürüyebileceğimiz bir kişi olmasıydı. Çok şanslıyız ki bulduk.
Eski solistiniz Cemil neden ayrıldı?Kutlu: Kendi kararıydı tek başına devam etmek istedi.
Siz başlarken nasıl karar verdiniz?Kenan: Çekincelerim olmadı çünkü buraya işimi yapmaya geldim. İyi yaptığımı düşünüyorum. Alpay’ın da dediği gibi birlikte yanyana durabilmek önemli bir şey. Müzik dışında da beraber vakit geçiriyoruz. Aile gibi oluyorsunuz. Kafamdaki soru işareti müzik dışında da iyi vakit geçirebilmemizdi. Bu yüzden önce oturup bunları konuştuk. Zaten yıllardır bu işin içindeyiz birbirimizi tanımıyor olsak da yaptığımız işleri biliyorduk
Bundan önce Hayal Kahvesi’nde çalıyordunuz...Kenan: Evet. Oranın hayatımda önemli bir yeri var. Bir grubumuz vardı uzun yıllar çaldık, Benim evim gibi orası. Kendi parçalarımı çalıyorduk... Ayrıca “Serüven Azizleri” diye bir albümüm çıkmıştı. Sonradan “Serüven olsun” dendi. Hatta bunla da ilgili küçük bir anektot var: Duman grubunun Basçısı Ali ortağımdı, prodüktörlüğünü de MFÖ’deki Fuat Güner üstlendi. Sağolsun bize çok yardımcı oldu. Sonra dedi ki “Bu ‘Serüven Azizleri’ ismi çok uzun bu ‘Azizleri’ atalım, daha kolay algılanır” falan... “Peki” dedik. Sonra bu hadiseden bir sene geçmeden Fuat Ağabey kendi albümünü yaptı, göbek adı “Aziz”miş. Albüm Aziz Fuat Güner olarak çıktı. Artık iki tane Aziz olmasın diye mi böyle bir şey yaptı bilemiyoruz... Tabi işin espirisi bu. Onun dışında kaydedilmiş on tane parçam daha var, bir kenarda bekliyor. Belki onları ilerde Yüksek Sadakat’le birlikte çalabiliriz. Şu andaki tek beklentimiz ‘Katil ve Maktul’ün başarıya ulaşması.
Neden ‘Ben Seni Arayamam’ı çıkış parçası olarak seçtiniz?Kutlu: Özellikle seçilmiş bir parça değil çünkü bütün şarkılarımız çıkış parçasına uygun olabilirdi. “Aşk Durdukça”, “Babamın Evinde”, “Haydi Gel İçelim”, “Kara Günüm”... Bunlar çok enteresan şarkılar. Örneğin bir şarkı ölen bir babanın çocuğuna öğütlerini anlatıyor, bunun gibi zor şarkıları hemen dinleyicinin önüne koymak istemedik.
Kenan: ‘Yavaş’ mesela çok güzel bir parça ben çok seviyorum..
Albümünüzün konsepti herkesi bir yerinden yakalayabilecek türden... Bu anlamda siz kendinizi diğer gruplardan ne kadar farklı görüyorsunuz? Benzer noktalarınız neler?
Kutlu: Genel olarak Türk Müzik Sahnesi’nde bir eksiklik var ve bu albüm bir nebze de olsa bu eksikliği tamamlamaya yönelik yapıldı. Maalesef şarkılarımızda hayalgücü eksikliği var. Söz ve müzik yazarı olarak böyle bir tespitim ve sıkıntım var. Aynı meseleler hep aynı söylemler üzerinden anlatılıyor. Ulusal müziğimiz de ilerleyemiyor. Bunu doldurmak istedik. Belki biraz biz yaparız, daha sonra başka bir grup...Tekdüze bir çalışma sunmuyoruz belki bu yüzden yetenekliyiz. Hep aşk, aşk... Ya da aşkın hep aynı şekilde anlatılması yerine bir alternatif sunuyoruz.
Ortak olarak en çok kimleri dinlersiniz?Alpay: Oooo! Çok var!
Kutlu: Hepimiz Pink Floyd, Queen, Deep Purple gibi grupları dinleriz.
Kenan: Aslında bireysel olarak farklı müzikleri dinlememiz tabi ki bize çok şey katıyor, aynılıkdan uzaklaştırıyor.
Türkiye’de son çıkan albümlerden en çok hangilerini beğeniyorsunuz?Kutlu: Her ne kadar rock müziğinde daha doldurulması gereken çok büyük boşluk olsa da en çok Redd, Pinhani, Gripin, 4 X 4’ü beğeniyorum. Bunun yanında Teoman’ın söz yazarlığını Hayko Cepkin ve Duman’ı da seviyorum.
Kenan: Her grubun kendine has bir yeteneği var; ama bence Türkiye’de çok iyi olan bir grup yok.
Politik olarak diğerlerinden ayrılan bir şarkı var mı albümünüzde?Kutlu: Genel olarak her şarkımızın duruşu politik ama ideolojik yelpazeden özellikle birine yönelik bir şarkı yok. Sadece bir meselenin üzerine giderek anlatmaktan hoşlanmıyorum. Onun yerine şarkıların içinde gizli olan politik bakışı tercih ediyorum. Şarkı kendi başına bambaşka bir şarkı gibi görünebilir. Bu albümde “Savaşçının Yolu” diye bir şarkı var mesela, bir politik bakışın tezahürü. Oradaki mesaj çok içine gömülü. Açıkça verilen mesaj bence parçayı çirkinleştiriyor.
Alpay: Slogana dönüştürüyor.
Kutlu: Kesinlikle. Oradaki güzellik o mesajın ustalıkla içine gömülebilmesi...Bizim şarkılarımız da böyle